Genel

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve CUMHURİYET SONRASI MÜZİK (MUSİKİ)

Savaş sonrası yoksul ve yeni kurulmuş bir ülkede kültür ve sanatın gelişimini ilk planları içine alarak, her alanda olduğu gibi müzik alanında da bu günlere yol açtığı için Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz minnettarız. “Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.” sözleriyle müziğin önemini vurgulayan Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet’in kuruluşuyla beraber bu alanda yaptığı yenilik ve değişimlere göz atalım.

Mustafa Kemal, her alanda getirdiği çağdaş reformların yanı sıra, sanatın temel kültür sorunlarının başında geldiğini belirterek, sanat eğitimi sorununu Milli Eğitim sorunları içinde değerlendirmiş ve bu alanda yenilikler getirmiştir.

Cumhuriyet kurulduğunda, Türkiye’de müzik eğitimi veren kurumlar yalnızca Mızıka-i Hümayun ve Darülelhan idi. Mızaka-ı Hümayun bando görünümünde iken; Darülelhan Türk ve Batı müziğinin beraber verildiği tek müzik kurumuydu. Cumhuriyet’in kuruluşuyla Ankara’ya davet edilen Mızıka-i Hümayun Orkestrası konserlere başlamıştır. Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası adıyla anılan bu orkestra, ülkemizde Batı Müziğinin gelişiminde büyük öneme sahiptir.

Müzik eğitimi 1924’ten 1930 yılına kadar “Musiki” adı altında verilirken, 1930 yılından sonra “Müzik” dersleri adıyla verilerek zorunlu derslerin bir parçası haline gelmiştir.

16 Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’nde batı tekniğini bilen ve aynı zamanda ulusal müzik eğitimi vermesi gereken öğretmen ihtiyacı belirlenmiş ve bu öğretmenleri yetiştirmek amacıyla 1 Kasım 1924’de Ankara’da Musiki Muallim Mektebi kurulmuştur. Ankara’da bu kurumun açılması birçok besteciyi şehre çekmekle kalmamış, Ankara Devlet Konservatuarı’nın kurulmasına ön ayak olmuştur.

Cumhuriyet öncesi kurulmuş olan Darülelhan, Cumhuriyet’in ilanıyla beraber geleneksel Türk Müziği’nin öğretildiği eğitim programına çok sesli müzik eğitimini de katarak önemli bir müzik eğitim kurumu haline gelmiştir. Nitekim bu kurum daha sonraları İstanbul Konservatuarı ve İstanbul Belediye Konservatuarı adını almıştır.

“Darülelhan’da Musiki eğitimi, Doğu ve Batı Musikileri olarak ikiye ayrılmış olarak gerçekleştirilmiştir. Doğu Musikisi bölümü, iki yıl süreliydi ve Keman, Kemençe, Ney, Tanbur, Santur, Ud, Kanun ve Teganni (şan) sınıfları bulunmaktaydı. Ve bu programda daha çok teorik ve pratik dersler öğretilmekteydi. Batı Musikisi’nin başında Musa Süreyya Bey bulunmaktaydı. Batı musikisi bölümünde Kompozisyon, Şan, Piyano, Alto, Viyolonsel, Flüt ve diğer orkestra sazları ile ilgili sınıflar yer almaktaydı.”*

Erken Cumhuriyet döneminde sanat alanında ve müzik eğitiminde yaşanan bu gelişmeler, 1950’li yıllarda yeni gelişmeleri bünyesine katmıştır. Bu gelişmelere örnek olarak, 1940 yılında kurulan Devlet Konservatuvar’larını, 1949 yılında kurulan Askerî Mızıka Meslek Okulu’nu, 1950 yılında İstanbul’da ilk müzik seminerinin açılmasını verebiliriz.

Yine 50’li yıllarda orta öğretimde,

Ders dışı zamanlarda da öğretmen tarafından ‘serbest çalışma’ adı altında öğrenciye plak ve radyoda kıymetli sanat eserlerinin” dinletilmesi ve ayrıca öğretmen tarafından öğrenciye anlayabileceği dilden “kısa izahat” verilmesi şeklinde ilk defa müzik dersinin de ders dışı faaliyetler arasında yerini aldığını görmekteyiz.[1]”**

Ve 70’li yıllara gelindiğinde ‘Blok Flüt’ eğitim programımıza katılarak, kapsamlı bir müzik kitabı müfredata eklenmiştir. Bu yıllarda operaların açılmaya başladığını da görürüz. Türkiye’de Batı Müziğinin gelişiminde Köy Enstitüleri ve Halk Evleri’nin katkısı da oldukça büyüktür.

Görüldüğü gibi Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte, gerek müzik eğitimi gerek bu alanda eğitimci ve sanatçı yetiştirme konusunda, oldukça yoğun çalışmalar söz konusu olmuştur. Günümüz müzik eğitimi ve Konservatuvar’ları bu adımlarla şekillenmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok ileri düzeyde bir düzenleme söz konusu olmasa da yeniden ayağa kalkan bir ülkede yapılan bu çalışmalar, Mustafa Kemal Atatürk’ ün sanata ve müzik eğitimine gösterdiği özeni fazlasıyla hissettirmektedir.

Cumhuriyet’in tüm değerlerini yaşatmaya çalıştığımız gibi, Mustafa Kemal’in müziğe verdiği değeri, doremusic Akademi çatısı altında sürdürebilmekten dolayı gurur duyuyoruz. 97. Yıl dönümünde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı gönülden kutlayarak, aydınlık ve müzik dolu yarınlar diliyoruz.


*Nazmi Özalp, Türk Musikisi Tarihi, İstanbul, 2000

** Ahmet Serkan Ece, Dolunay Akgül Barış, Cumhuriyetten Günümüze Toplumsal Kültürel Değişim Sürecinde Müzik ve Müzik Eğitimi, Türkiye

1 thoughts on “MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve CUMHURİYET SONRASI MÜZİK (MUSİKİ)

  1. Gözde Önder dedi ki:

    Yaşasın Cumhuriyet. Harika bir yazı olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir